Sevap Kazanmanın Yolları
Şüphesiz ki İslâm’da sevap kazanma ve hayırlı amellerde bulunma sahası çok geniş ve büyüktür.
إِنَّ اللَّهَ كَتَبَ الْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّئَاتِ ثُمَّ بَيَّنَ ذَلِكَ فَمَنْ هَمَّ بِحَسَنَةٍ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ لَهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كَامِلَةً فَإِنْ هُوَ هَمَّ بِهَا فَعَمِلَهَا كَتَبَهَا اللَّهُ لَهُ عِنْدَهُ عَشْرَ حَسَنَاتٍ إِلَى سَبْعِ مِائَةِ ضِعْفٍ إِلَى أَضْعَافٍ كَثِيرَةٍ وَمَنْ هَمَّ بِسَيِّئَةٍ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ لَهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كَامِلَةً فَإِنْ هُوَ هَمَّ بِهَا فَعَمِلَهَا كَتَبَهَا اللَّهُ لَهُ سَيِّئَةً وَاحِدَةً.
رواه البخاري ومسلم
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Allah Teâlâ’dan şöyle rivâyet ediyor:
“Hiç şüphesiz ki Allah, iyiliklerle kötülükleri yazmış, sonra da bunları açıklamıştır. Bu sebeple herkim, bir iyilik yapmaya niyetlenir de onu yapmazsa, Allah kendi katından ona bir tam sevap yazar. Eğer iyiliği yapmaya niyet eder de yaparsa, Allah kendi katından ona ondan yedi yüz katına kadar, hatta kat kat sevap yazar. Kim bir kötülük yapmaya niyet eder de onu yapmazsa, Allah kendi katından ona bir sevap yazar. Eğer o kötülüğü yapmaya niyet eder de yaparsa, Allah ona sadece bir günah yazar.”
Buhârî: 6010, Müslim: 187
Herkim, bir iyilik yapılmasına yardımcı olur ve o iyiliğe teşvik edip ona yönlendirirse, onun için büyük sevap vardır.
مَنْ دَعَا إِلَى هُدًى كَانَ لَهُ مِنْ الْأَجْرِ مِثْلُ أُجُورِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا وَمَنْ دَعَا إِلَى ضَلاَلَةٍ كَانَ عَلَيْهِ مِنَ الْإِثْمِ مِثْلُ آثَامِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ آثَامِهِمْ شَيْئًا.
رواه مسلم
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim (insanları) doğru yola çağırırsa, kendisine uyanların sevaplarından hiçbir şey eksiltilmeksizin ona da aynısı verilir. Herkim de (insanları) sapıklığa çağırırsa, kendisine uyanların günahlarından hiçbir şey eksiltilmeksizin ona da aynısı verilir.”
Müslim
Sevap kazanma ve hayırlı amellerde bulunma yollarından bazıları şunlardır:
مَنْ تَوَضَّأَ نَحْوَ وُضُوئِي هَذَا ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ لاَ يُحَدِّثُ فِيهِمَا نَفْسَهُ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ.
رواه البخاري ومسلم
1-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, benim abdestime benzer bir abdest alır, sonra da iki rekât namaz kılar, namazda iken nefsine hiçbir vesvese getirmezse, geçmiş günahları bağışlanır.”
Buhârî, Müslim
مَنْ ثَابَرَ عَلَى اثْنَتَيْ عَشْرَةَ رَكْعَةً فِي الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ دَخَلَ الْجَنَّةَ، أَرْبَعًا قَبْلَ الظُّهْرِ وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَهَا، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْمَغْرِبِ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْعِشَاءِ، وَرَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْفَجْرِ.
صحيح الترغيب، وصحاح سنن الترمذي، والنسائي، وابن ماجه للألباني
2-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, gece ve gündüz sabırla on iki rekât (nâfile) namaz kılmaya devam ederse, cennete girer. (Bu on iki rekâtlık namaz şunlardır
1-Öğle namazının farzından önce dört, farzından sonra iki,
2-Akşam namazının farzından sonra iki,
3-Yatsı namazının farzından sonra iki,
4-Sabah namazının farzından önce iki rekâttır.”
Albânî Sahihu’t-Terğîb: 580, Tirmizî: 328, Neseî: 1693, İbni Mâce: 935
مَنْ مَشَى إِلَى صَلاَةٍ مَكْتُوبَةٍ فيِ الْجَمَاعَةِ فَهِيَ كَحَجَّةٍ، وَمَنْ مَشَى إِلَى صَلاَةٍ تَطَوُّعٍ فَهِيَ كَعُمْرَةٍ.
صحيح الْجامع
3-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, farz namazı cemaatle kılmak için yürüyerek (mescide) giderse, ona bir hac sevabı verilir. Herkim de nâfile bir namazı kılmak için yürüyerek (mescide) giderse,ona bir umre sevabı verilir.”
Albânî Sahîhu’l-Câmi': 6556
مَنْ طَافَ بِالْبَيْتِ وَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ كَانَ كَعِتْقِ رَقَبَةٍ.
رواه ابن ماجه وصححه الألباني
4-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, Beytullah’ı tavaf eder ve iki rekât namaz kılarsa, bir köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi ona sevap verilir.”
İbni Mâce, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ تَوَضَّأَ لِلصَّلاَةِ فَأَسْبَغَ الْوُضُوءَ ثُمَّ مَشَى إِلَى الصَّلاَةِ الْمَكْتُوبَةِ فَصَلاَّهَا مَعَ النَّاسِ غُفِرَ لَهُ ذُنُوبَهُ.
رواه مسلم والنسائي
5-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, namaz için güzel bir şekilde abdest aldıktan sonra farz namaza gider ve insanlarla beraber namazı kılarsa, günahları bağışlanır.”
Müslim, Neseî
مَنْ صَلَّى لِلَّهِ أَرْبَعِينَ يَوْمًا فِي جَمَاعَةٍ يُدْرِكُ التَّكْبِيرَةَ الْأُولَى كُتِبَتْ لَهُ بَرَاءَتَانِ بَرَاءَةٌ مِنْ النَّارِ وَبَرَاءَةٌ مِنْ النِّفَاقِ.
رواه الترمذي وصححه الألباني
6-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, Allah rızâsı için, iftitah tekbirini idrak etmek sûretiyle kırk gün cemaatle namazı kılarsa, onun için iki şeyden beraat yazılır:
1-Cehennemden kurtulmak,
2-Nifaktan emîn olmak.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ اتَّبَعَ جَنَازَةَ مُسْلِمٍ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا وَكَانَ مَعَهُ حَتَّى يُصَلَّى عَلَيْهَا وَيَفْرُغَ مِنْ دَفْنِهَا فَإِنَّه يَرْجِعُ مِنْ الْأَجْرِ بِقِيرَاطَيْنِ كُلُّ قِيرَاطٍ مِثْلُ أُحُدٍ وَمَنْ صَلَّى عَلَيْهَا ثُمَّ رَجَعَ قَبْلَ أَنْ تُدْفَنَ فَإِنَّهُ يَرْجِعُ بِقِيرَاطٍ.
رواه البخاري
7-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, fazîletine inanarak ve sevabını Allah’tan umarak müslüman birinin cenâzesine iştirak eder, cenâze namazı kılınıp defnedilinceye kadar onunla beraber olursa, iki kırât sevap ile döner. Her kırât, Uhud dağı büyüklüğündedir. Kim de namazını kılıp cenâze defnedilmeden önce dönerse, bir kırât sevapla döner.”
Buhârî
مَنْ حَجَّ هَذَا الْبَيْتَ فَلَمْ يَرْفُثْ وَلَمْ يَفْسُقْ رَجَعَ كَمَا وَلَدَتْهُ أُمُّهُ.
رواه البخاري
8-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, bu Beyt’i hacceder, (ihramlı iken) cinsel ilişkide bulunmaz ve kötü söz söylemezse, anasından doğduğu gibi günahsız olarak döner.”
Buhârî
مَنْ طَلَبَ الشَّهَادَةَ صَادِقًا أُعْطِيَهَا وَلَوْ لَمْ تُصِبْهُ.
رواه مسلم
9-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, samimî olarak şehit olmayı isterse, şehit olmasa bile kendisine şehit sevabı verilir.”
Müslim
مَنْ غَسَّلَ مَيِّتًا فَسَتَرَهُ سَتَرَهُ اللهُ مِنَ الذُّنُوبِ وَمَنْ كَفَّنَهُ كَسَاهُ اللهُ مِنَ السُّنْدُ سِ.
صحيح الْجامع
10-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim bir cenâzeyi yıkar da o cenâzenin kusur ve ayıplarını örterse, Allah da onun günahlarını örter. Herkim de bir cenâzeye kefen giydirirse, Allah da ona (cennette) sündüs (ipek)’ten (elbise) giydirir.”
Albânî Sahîhu’l-Câmi': 6403
مَنِ اسْتَغْفَرَ لِلْمُؤْمِنِينَ وَلِلْمُؤْمِنَاتِ كَتَبَ اللهَ لَهُ بِكُلِّ مُؤْمِنٍ وَمُؤْمِنَةٍ حَسَنَةٌ.
صحيح الْجامع
11-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, erkek ve kadın mü’minler için istiğfarda bulunursa, Allah da ona, her erkek ve kadın mü’min sayısınca sevap yazar.”
Albânî Sahîhu’l-Câmi': 6426
مَنْ قَرَأَ حَرْفًا مِنْ كِتَابِ اللَّهِ فَلَهُ بِهِ حَسَنَةٌ وَالْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا لاَ أَقُولُ الم حَرْفٌ وَلَكِنْ أَلِفٌ حَرْفٌ وَلاَمٌ حَرْفٌ وَمِيمٌ حَرْفٌ.
رواه الترمذي وصححه الألباني
12-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, Allah’ın kitabından bir harf okursa, ona bir hasene verilir. Bir hasene de on misli iledir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum. Lâkin Elif bir harf, Lâm bir harf, Mîm de bir harftir.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ فِي يَوْمٍ مِائَةَ مَرَّةٍ حُطَّتْ خَطَايَاهُ وَإِنْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ.
رواه البخاري ومسلم
13-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, günde yüz defa; ‘Subhânallahi ve bihamdihi’ derse, günahları deniz köpüğü kadar bile olsa bağışlanır.’’
Buhârî, Müslim
مَنْ صَلَّى عَلَيَّ حِينَ يُصْبِحُ عَشْراً، وَحِينَ يُمْسِي عَشْراً، أَدْرَكَتْهُ شَفَاعَتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ.
صحيح الْجامع
14-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim,sabahladığında ve akşamladığında bana on defa salavatta bulunursa,kıyâmet günü şefaatim ona ulaşır.”
Albânî Sahîhu’l-Câmi': 6357
مَنْ بَنَى لِلَّهِ مَسْجِدًا بَنَى اللهُ لَهُ بَيْتاً فِي الْجَنَّةِ أَوْسَعُ مِنْهُ.
رواه أحمد وصححه الألباني
15-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, Allah rızâsı için bir mescit yaptırırsa, Allah da ona cennette o mescitten daha geniş bir ev yapar.”
Ahmed, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ الْعَظِيمِ وَبِحَمْدِهِ غُرِسَتْ لَهُ نَخْلَةٌ فِي الْجَنَّةِ.
رواه الترمذي وصححه الألباني
16-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, ‘Subhânallahil-azîm ve bihamdih’ derse, cennette onun için bir hurma ağacı dikilir.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir
مَنْ قَالَ فِي يَوْمٍ مِائَةَ مَرَّةٍ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، كَانَ لَهُ عَدْلُ عَشْرِ رِقَابٍ، وَكُتِبَتْ لَهُ مِائَةُ حَسَنَةٍ، وَمُحِيَ عَنْهُ مِائَةُ سَيِّئَةٍ، وَكُنَّ لَهُ حِرْزًا مِنْ الشَّيْطَانِ سَائِرَ يَوْمِهِ إِلَى اللَّيْلِ، وَلَمْ يَأْتِ أَحَدٌ بِأَفْضَلَ مِمَّا أَتَى بِهِ إِلاَّ مَنْ قَالَ أَكْثَر.
رواه ابن ماجه وصححه الألباني
17-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, günde yüz defa; ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve alâ kulli şey’in kadîr’ derse, on köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevâp kazanır. Ona yüz sevâp yazılır ve onun yüz günahı silinir. O gün akşamlayıncaya kadar O’nu -Allah’ın izniyle- şeytanın şerrinden koruyan bir sığınak olur. Hiç kimse bu duânın kazandırdığı mükâfatın bir benzerini yerine getirmemiştir. Ancak bundan daha fazla söyleyerek daha fazla sevâp kazanan kimse bundan müstesnâdır.”
Buhârî, Müslim
مَنْ حَفِظَ عَشْرَ آيَاتٍ مِنْ أَوَّلِ سُورَةِ الْكَهْفِ عُصِمَ مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ.
صحيح الْجامع
18-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, Kehf sûresinin başından on âyet ezberlerse, Deccal fitnesinin şerrinden korunur (emîn olur).”
Albânî Sahîhu’l-Câmi': 6201
مَنْ رَأَى مُبْتَلًى فَقَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي عَافَانِي مِمَّا ابْتَلاَكَ بِهِ وَفَضَّلَنِي عَلَى كَثِيرٍ مِمَّنْ خَلَقَ تَفْضِيلاً لَمْ يُصِبْهُ ذَلِكَ الْبَلاَءُظ.
رواه الترمذي وصححه الألباني
19-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, belâya uğramış birisini gördüğü zaman, ‘sana verdiği belâdan beni âfiyette kılan ve beni yarattıklarından çoğu üzerine tercih ederek üstün kılan Allah’a hamdolsun’ derse, o belâ kendisine ulaşmaz.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَريِكَ لَهُ ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلىَ كُلِّ شَيْءٍ قَديِرٌ ، عشراً كان كمن أعتق رقبة من ولد إسماعيل
رواه الترمذي وصححه الألباني
20-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, on defa; ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve alâ kulli şey’in kadîr’ derse, İsmâil (Aleyhisselam)’ın zürriyetinden bir köleyi hürriyetine kavuşturmuş (gibi) sevâp kazanır.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ صَلَّى عَلَيَّ صَلاَةً صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ بِهَا عَشْرًا.
رواه الترمذي وصححه الألباني
21-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, bana bir defa salavatta bulunursa, Allah da ona on defa salavatta bulunur.”
Salât kelimesi: Duâ anlamındadır. Allah-u Teâlâ’nın kuluna salvatta bulunması; ona rahmet ve mağfiret etmesi demektir. Meleklerin insana salavatta bulunması; meleklerin onun için istiğfarda bulunmaları demektir. İnsanın insana salavatta bulunması ise; ona duâ etmesi demektir.
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
اَلأَنْصَارُ لاَ يُحِبُّهُمْ إِلاَّ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يُبْغِضُهُمْ إِلاَّ مُنَافِقٌ، فَمَنْ أَحَبَّهُمْ أَحَبَّهُ اللَّهُ، وَمَنْ أَبْغَضَهُمْ أَبْغَضَهُ اللَّهُ.
رواه البخاري ومسلم
22-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ensârı, ancak mü’min sever ve onlardan ancak münâfık nefret eder. Kim onları severse, Allah da onu sever, kim de onlardan nefret ederse, Allah da ondan nefret eder.”
Buhârî, Müslim
مَنْ أَنْظَرَ مُعْسِرًا أَوْ وَضَعَ لَهُ أَظَلَّهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ تَحْتَ ظِلِّ عَرْشِهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ.
رواه الترمذي وصححه الألباني
23-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, bir borçluya borcunu ödemesi için süresini uzatır veya alacağından vazgeçer ise, Allah-u Teâlâ kıyamet günü, hiçbir gölgenin olmadığı o günde onu arşının gölgesinde gölgelendirir.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.
مسلم
24-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim, bir müslümanı çirkin bir fiil işlerken görür de onu insanlara teşhir etmeyip bu ayıbını örterse, Allah da kıyâmet günü onun ayıbını örter.”
Müslim
مَنْ كَانَ لَهُ ثَلاَثُ بَنَاتٍ فَصَبَرَ عَلَيْهِنَّ وَأَطْعَمَهُنَّ وَسَقَاهُنَّ وَكَسَاهُنَّ مِنْ جِدَتِهِ كُنَّ لَهُ حِجَابًا مِنْ النَّارِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.
رواه ابن ماجه وصححه الألباني
25-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkimin üç tane kızı olur da onlara sabreder ve malından onları yedirir, içirir ve giydirirse, (bu kız evlâtlar) kıyâmet günü cehenneme karşı onun için perde olurlar.”
İbni Mâce, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ ذَبَّ عَنْ عِرْضِ أَخِيهِ بِالْغِيبَةِ كَانَ حَقًّا عَلَى اللَّهِ أَنْ يُعْتِقَهُ مِنْ النَّارِ.
صحيح الترغيب
26-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, müslüman kardeşinin namusunu gıyabında savunursa, onu cehennemden azad etmesi, Allah’ın üzerine bir haktır.”
Albânî Sahîhu’t-Terğîb
مَنْ كَظَمَ غَيْظًا وَهُوَ قَادِرٌ عَلَى أَنْ يُنْفِذَهُ دَعَاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى رُءُوسِ الْخَلاَئِقِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتَّى يُخَيِّرَهُ اللَّهُ مِنْ الْحُورِ الْعِينِ مَا شَاءَ.
رواه الترمذي وصححه الألباني
27-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, istediğini yerine getirmeye gücü yettiği halde öfkesine hâkim olursa, Allah (Azze ve celle) de kıyâmet günü insanlar arasından onu çağırır hurilerden dilediğini almakta onu serbest bırakır.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَا نَقَصَتْ صَدَقَةٌ مِنْ مَالٍ وَمَا زَادَ اللَّهُ عَبْدًا بِعَفْوٍ إِلاَّ عِزًّا وَمَا تَوَاضَعَ أَحَدٌ لِلَّهِ إِلاَّ رَفَعَهُ اللَّهُ.
رواه الترمذي وصححه الألباني
28-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Sadaka, maldan hiçbir şey eksiltmez. Bir kul, affedici ve bağışlayıcı oldukça Allah onu izzetli kılar. Herkim, Allah için mütevâzi olursa, Allah da onu (âhirette) yüceltir.”
Tirmizî, Albânî hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
مَنْ أَحَبَّ أَنْ يُبْسَطَ لَهُ فِي رِزْقِهِ وَيُنْسَأَ لَهُ فِي أَثَرِهِ فَلْيَصِلْ رَحِمَهُ.
رواه البخاري ومسلم
29-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, rızkının genişleyip çok olmasını ve hayatının geri kalan bölümünde kendisi için (bereketli olarak) saklanmasını istiyorsa, yakın akrabasına iyilikte bulunsun.”
Buhârî, Müslim
مَنْ قَتَلَ وَزَغًا فِي أَوَّلِ ضَرْبَةٍ كُتِبَتْ لَهُ مِائَةُ حَسَنَةٍ وَفِي الثَّانِيَةِ دُونَ ذَلِكَ وَفِي الثَّالِثَةِ دُونَ ذَلِكَ.
رواه مسلم
30-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim, bir kertenkeleyi ilk vuruşta öldürürse, kendisine yüz sevap yazılır. İkinci vuruşta öldürürse ondan aşağı, üçüncü vuruşta öldürürse ondan aşağı sevap yazılır.”
Müslim