İlla namaz, illa namaz...iLLa NaMaZ ... iLLa NaMaZ ::..
Namazda olsun, namaz haricinde olsun, gönlün her teli tıpkı bam teli
gibi ses vermeli. Bilhassa da namazda böyle olmalı. Sazların bir tane
bam teli var, fakat gönlün her teli bam teli gibi olmalı. Öyle namaz
kılmalı ki, herkesin namazı bir diğerine misal olsun ve secde, doyulmaz
bir neşveye, duâlar, insana bıkkınlık vermeyen gıdaya; rükû ayrı bir
edaya; kıraat da, dane dane canlı kelimeler armonisi halini alsın.
Muhbir-i Sadık, “Namazınızı veda namazı olarak kılın.” buyuruyor.
Size, “bir vakit namaz kılacak kadar ömrünüz kaldı” deseler, o namazı
nasıl özene-bezene kılarsınız. İşte her namazı böyle özene-bezene
kılmalısınız. Evet “bu benim son namazım olabilir” mülâhazasıyla
kılınan namaz veda namazıdır. Namaz öyle bir iştir ki, ondaki her
inhiraf insanı sîreten hayvanlığa götürür. Meselâ, Efendimiz,
“İmamdan önce başını secdeden kaldıran, suratının eşek şekline
dönmesinden korkmuyor mu?” diyor. Secde için “Başınızı (yem
gagalayan) tavuklar gibi koyup kaldırmayın.” diyor. Otururken
“Kendinizi köpekler gibi salmayın.” diyor. Demek ki, namaz, insanın
insan-ı kâmil olmasını ifade ediyor. Öyleyse, insan kıyamını, kıraatını,
rükûsunu, sücûdunu ciddî bir temkin ve teyakkuzla yapmalı; eşeğe,
maymuna, tavuğa, köpeğe benzememelidir. Bunları “Beni Rabb’im
terbiye etti, ne de güzel terbiye etti.” diyen edeb abidesi Hz.
Muhammed (sas) söylüyor. Namaz insanın hayatında yapacağı
şeylerin en güzelidir ve en güzeli olmalıdır. Hayatın en tatlı hatıraları
namazla ilgili bulunmalıdır. Zira miraca namazla çıkılır.. Allah’a namazla
ulaşılır, enbiyânın huzuruna namazla varılır. O halde,
illâ namaz,
namaz, illa namaz...